Ünal Aysal: Seçimlerde aday olmayı düşünmüyorum..

18-25 Ekim tarihlerinde olağanüstü seçimli genel kurula giden Galatasarayımız için dün akşam son derece önemli saatler yaşandı. Başkan Aysal, canlı yayında TRT'de yayınlanan Stadyum programına katılırken gündem ve seçim hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ünal Aysal ayrıca programda bugüne kadar hiç konuşulmayan Fatih Terim konusuna da açıklık getirirken, seçimli genel kurulda son dönemde yaşadığı saldırılar nedeniyle aday olmayı düşünmediğini belirtti. Ünal Aysal'ın programdaki tüm açıklamaları şu şekilde..

YENİ SEZON
Takımla geçtiğimiz gün bir toplantı yaptık. Bugüne kadar olan dönemi "hazırlık" dönemi olarak kabul ettik. Bugünden sonra oynanacak tüm maçlara "sezon yeni başlıyor" olarak bakılsın istedik. Umarım bunu başaracaklar. Selçuk ve Burak direkt olarak neticeye etki ediyor. Taraftar bu çocuklardan iyi performanslara alıştı. Taraftar alıştığı için, formsuz dönemlerde reaksiyon gösterebiliyor. Bu tip davranışlara alışmak, hoşgörmek lazım. Yarın öbür gün Sneijder üstüste kötü bir oyun sergilerse, taraftar aynı reaksiyonu ona da gösterir. Bir ayrım yok. Kayseri maçında kaybettiğimizden dolayı taraftar beni istifaya çağırmıştı. Bu reaksiyonları hoşgörmek gerekiyor. Dördüncü yıldızı geçen sene bize kazandırmak istemeyen bazı etkenler vardı. Bu sene lige farklı bir hava getirdi. Takımın sene sonunda başarılı olacağından en ufak bir şüphem yok. Türkiye'nin en iyi kadrosuna sahibiz. Tüm teknik direktörler, yeni geldikleri kulüplerde kendi doğrularını bulmak için bazı arayışlara girerler. Prandelli bu dönemi süratle aşabilecek tecrübeye sahip bir teknik direktör. Standart kadromuza elbette kavuşacağız.

TEKNİK ADAMLAR VE TERCİHLERİ..
Teknik direktör için ekolden bahsederken Alman veya Hollandalı dememiştik. Bir disiplinden, tarzdan bahsediyorduk. İtalyan olması veya Rus olması birşey ifade etmiyordu. Yeter ki disiplin ve düzen içerisinde olması önemliydi. Prandelli ilk tercihimiz değildi. Lucescu ile görüşmüştük. Gelmek için sinyalleri verdi. Shakhtar Donetsk takımının patronu kendisine "Gitme" diye ricada bulundu ve Lucescu beni arayarak "Gelemiyorum, üzgünüm" dedi. Mancini'nin ayrılacağını beklemiyordum, kendi hesabını kendisi yaptı ve beklentileri farklıydı. Ayrılmak istedi. Benim yaptığım hiç bir anlaşmada herhangi bir cezai şart -tazminat- yok. B"Ben bu oyuncuyu istemiyorum" denilen hiç bir oyuncuyu transfer etmedik. Fatih Terim döneminde Kaka'nın gelmesi mümkün değildi, bize gelmek istemedi ve sakatlık problemi vardı. Kaka o dönemde Şampiyonlar Ligi'nde oynamıştı, bizde oynayamayacaktı. Neresinden bakarsanız bakın, mümkün değildi. Sneijder karşımıza çıkan bir fırsattı ve performansıyla bu konuda tercihimizin ne kadar doğru olduğunu gösterdi.

Hangi oyuncunun oynayıp, oynamayacağı konusunda teknik direktör yetkilidir. Prandelli'nin vermiş olduğu karar var. Prandelli çok tecrübeli bir teknik adam. Bir önceki teknik adamın raporlarını incelemiş, hareket etmiş oldu. Sabri benim çok sevdiğim ve takdir ettiğim bir oyuncu. Kendisini çağırdım ve birebir görüştük. Sağ bek pozisyonuna bu sezon bir yatırım yaptık. Başkan olarak elimde 2 tane sağbek varken, bu yatırımı yapmam. Ancak takdir edersiniz ki, hocanın da kendisi vermiş olduğu bir karar var. Manyak değil herhalde bu adam. Sabri hakkında gazetede çıkan "Yemek" haberi katiyetle gerçek değil. A ve A2 antrenman saatleri farklı. Sabri istediği zaman Florya'da istediği yere girer, istediği yerde yemek yer. Böyle bir yasak söz konusu değil. Engin neden kadro dışı kaldığını geçtiğimiz gün verdiği açıklamalarda göstermiş oldu. Eboue'nin kadro dışı kalma sebebi tamamen tekniki ve fiziki oldu. Hocanın görüşü bu yönde oldu ve karar alındı. Eboue savunma oyuncusu olmasına rağmen çok sık yere düşen, düştüğü zaman takıma zarar veren bir oyuncuydu.

Melo'nun tedbirsiz olduğunu ve bilinçli bir şekilde o mesajı paylaştığını düşünmüyorum. Verilen cezaya gelirsek, federasyonun takdiri. Ancak federasyon genelde GSaray'a en ağır cezaları vermektedir. TFF'nin bize verdiği cezalar en ağır cezalar oluyor, Tahkim veya herhangi bir kuruldan da dönmüyor. Ne hikmetse.. Diğer kulüplerde bu tarz oyuncular yok mu? Daha ağır hareketler yapanlar var. Volkan, Emre gibi isimler ne yapıyor? Neden her zaman Melo konuşuluyor? Bir oyuncunun bu şekilde üzerine gidilmesi normal değil. Melo sürekli tahrik ediliyor. Siz bir oyuncuyu tahrik ederseniz, size reaksiyon gösterir. Oyuncularımızın taraftarla iyi diyaloglar içerisinde olmalı yadırganmamalı. Sabri üçlü çektirince "çok iyi" oluyor. Ancak maç sonu Melo üçlü çektirince bunu yadırgayıp, çifte standart uygulamamak gerekiyor. Türkiye futbolla yaşayan bir ülke. Hem taraftar, hem futbolcu sıcakkanlı ve bunun ortasını bulmalıyız.

YÖNETİM KURULU VE FATİH TERİM..
Futboldan anlamıyorum ve karışmıyorum. Sadece gidip izliyorum. Sadece kendi fikirlerimi belirtiyorum. En zor olan beşeri ilişkiler, insanları tanımak ve onlarla beraber hareket etmek. Kulüpler gönül işidir. Birinci yönetim kurulumuzda çok iyi arkadaşlarımız vardı ve dostluğumuz halen devam ediyor. Birinci yönetim kurulunda bir ekip vardı, özellikle bazı konularda sıkıntı yaşadık; Kurumsallaşma. Kurumsallaşma yönünde tıkır tıkır işleyen bir düzen kurduk. Giden ekip oldukça kalabalıktı. Sadece Abdürrahim ve Ali Dürüst gitmedi. Bugün tekrar çalışacak olsam, çalışırım.

Fatih Terim'e karşı ciddi bir kırgınlığım var. Nefret (Hakan Ünsal'ın söylemi üzerine) son derece gereksiz kelime. Ben kendisine sorduğum sorulara cevap alamazken, televizyonda Fatih Hoca'nın sözleşme törenini gördüm. Hocayla oturup konuştuğumuzda "Galatasaray mı, Milli Takım mı?" sorusunu sorduğumda Galatasaray cevabını verdi. Ancak hocamız "Özel bir durum var, 4 maç için anlaşabiliriz" demişti. Sonrasında bende federasyon başkanını aradım. Telefonda "Hocamız sizinle 4 maçlığına anlaşabilir, maaş almayacak" dedikten sonra federasyonun cevabı farklı oldu. Federasyon bu konuda bana "Biz bu şekilde konuşmamıştık, tekrar düşünelim" dedi. Sonrasında imzaları TV'de gördüm. Uçağa binerek Güney'e gittim ve teknede hocanın federasyonla sözleşme imzaladığını gördük. Yönetimle bunu konuştuk. Sonrasında da yollarımızı ayırma kararı aldık ve bunu kendisine tebliğ ettik. Fatih Terim ile 2 sene şampiyon olmuşuz, 3.seneyi neden riske atalım? Yönetim değişmiş, hocanın tecrübesi önemli.. Görevden alınma konusuyla ilgili Lütfi Arıboğan bir gün önce Florya'ya gitti, hocayla görüşmek istedi. Ancak kendisi "Şuanda meşgulum, asistanım Hande Hanım'la görüşsünler" cevabını verince, durum değişti. Türkiye'de hiç birşey gizli kalmıyor. Fatih Terim ile olan görüşmeleri ben kimseye sızdırmadım. Vermem de.. Federasyon başkanına "Ocak'ta hocamızı tamamen alabilirsiniz" gibi birşeyi katiyetle söylemedim. Federasyon başkanı buradadır, isterseniz arayabilir sorabilirsiniz. Demirören ile hoca konusunda tek konuşma yaptık. Demirören ile telefonda konuşurken masada Fatih Hoca yanımdaydı ve böyle birşey konuşmadık.

DİVAN KURULU VE SEÇİM KARARI..
Galatasaray hakkında ileriye dönük 3 projeden bahsettik ve bunu Genel Kurul'a sunacağımızdan bahsettik. Ardından da ben bazı kulüp işleri nedeniyle -ki bunlar sponsorluk anlaşmalarıydı- toplantıdan ayrılmak zorunda kaldım. Ben ayrıldıktan sonra, bir hafta sonra Olağanüstü Divan Kurulu yapılması kararı alınmış. Böyle bir durum ancak ortada güvensizlik varsa olur. Bu durum 4 sene önce tekrar etmişti ve seçim kararı alınmamıştı. Ben bu mesajı tam olarak aldığımı düşünüyorum. Bırakın toplanıp, herhangi bir karar almayı; "Biz olağanüstü divan kurulu toplantısı yapıyoruz" denilse bile bu ciddi bir mesajdır ve buna reaksiyon almak gerekiyor. Bu tarz mesajları net alıp, seçime gitmek zaruridir. Olağanüstü Divan Kurulu toplantısına bende katıldım. Her türlü açıklamayı yaptım, soruları cevapladım ve sonunda geri vitesim olmayacağını belirttim.

Lig başladığı günden beri çok ciddi bir medya saldırısı var ve bunun tamamı yanlış - bilgi kirliliğine dayanıyor. Bunun temelinde camiamız içinden gelen bir destek var. Her gün artan, aile fertlerime kadar uzamaya başladı. Sadece bunun için bile böyle bir karar almam gerekirdi. Ben taraftarımın bana olan desteğinden hiçbir endişem yok. Genel Kurul'un desteğinden de endişem yok. Divan Kurulu'nun bana verdiği mesajlar çok önemli, ben onlarla çalışıyorum ve onlardan çıkan sesler bana uyarıdır. Ben bu duygularla 40 aydır kulübü yönettim ve bu son yaşanan olayları duymazdan gelmem mümkün değil. Benim yönetim kurulum iyi değilse, bende iyi değilimdir.

Olağanüstü Divan Kurulu'nu çağıran isimlerin başında Hayri Kozak var. Bugün söylemleriyle ters düşüyor. Ocak 2015'e kadar yönetimin devam etmesi mümkün değil. Başkan istifa ederse, 30 gün içinde seçime gidilir. Tüzük yeterince açık ve net. Tüzüğün maddesi bunu emrediyor ve biz bunu uyguluyoruz. Baskın seçim söz konusu değil. Alp Yalman ve ekibi, gördüğüm kadarıyla tecrübeli bir ekip. Alp Yalman'ın ekibinde olacak arkadaşları duydum. Bizden ayrılan Sedat Doğan var. Galatasaray'da muhakkak yeni adaylar çıkacaktır, Galatasaray cazibesi olan bir kurumdur. İki kişiyle bu seçim gitmez. Alp Yalman o kadar tecrübeli bir yönetici ki, seçime girip - girmeme konusunda bir öneri gerekmiyor.  Taraftarlarımıza ve Genel Kurul'a gösterdikleri güvenden dolayı teşekkür etmek istiyorum. Divan Kurulu'nun bana olan davranışı, medyanın son günlerdeki ağırlaşan saldırısı, federasyonların tavırları.. Bunlar dolayısıyla herhalde benim başkanlığa devam etmem faydalı olmayacağını anlamış bulunuyorum. Bu şartar altında 25 Ekim'de gerçekleştirilecek olan seçimlerde aday olmayacağım. Seçimli Genel Kurul'da herhalde aday olmayacağım ancak bir adayı destekleyeceğim. Alp Yalman iyi bir aday. İyi bir yarış olmasını ümit ediyorum, kim seçilirse seçilsin A'dan Z'ye destek vereceğim. Ali Dürüst başkanlığa aday değil, ben ona "Başkan olur musun?" diye sordum ancak kabul etmedi. Faruk Süren'e de başkanlık konusunda sordum ancak kendisi de başkan olmayacağını belirtti. Ailemin tamamı Galatasaray'da devam etmemi istedi ancak az evvel bahsettiğim dört ana sebep bunda etkili oldu. Benim Galatasaray için gönlümde yatan bambaşka bir proje var. A'dan Z'ye ben finanse edip, sunacağım. 

FEDERASYONLARA KARŞI SAVAŞ
Türk sporunda beni rahatsız eden konu var. Bağımsız olması gereken kurulların bize dönük hareketleri artniyetli. Futbol, basketbol, kürek federasyonlarının son dönemdeki yaptırımları.. Bir karar almak gerekiyordu. Aday olmamamdaki en büyük etken Türk sporunun mevcut durumudur. 3 Temmuz'dan sonra futbolumuz öyle bir hale geldi ki; bunu değiştireceksek kapıcı bile olurum. Türk sporunu bağımsız kurulların yönetmesi gerekiyor. Kimseden talimat almadan, bağımsız ve adil.. Haksızlık temelleri üzerine kurulmuş bir federasyon, spor yönetimi olmaz. Spor dostluk, kardeşlik ve fair-playdir. Kişilerle bir derdim yok, sadece benim temsil ettiğim kulüpten dolayı gündeme geliyorlar. Elele vererek düzeltmemiz gereken şey, Türkiye'deki fair-play ortamını tekrar kurmak ve adaleti sağlamak. Türk futbolunda ilk defa play-off uygulaması yaşadık. Suni bir gündemdi. Yabancı kısıtlamasına herkes itiraz etti, Türk futbolunun Avrupa'daki temsil edilme değeri düşürüldü. Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olursak, mucize yaratırız. Her takımın kadrosunda 15-20 yabancı oyuncu var.

VERGİ BORÇLARI VE SERMAYE ARTIŞININ ENGELLENMESİ
Galatasaray'ın gecikmiş veya ödenmemiş VERGİ BORCU yoktur! Taksitlendirilmiş vergi ödemeleri var. Bu bilgi kirliliğini tamamen düzeltmek istiyorum. 140milyon TL gibi bir VERGİ BORCUMUZ YOK! İtiraz edilen, görüşülen, uzlaşmaya götürdüğümüz bazı ödemeler var. Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın aynı ödemeleri var. Bugün yayına çıkmadan önce tekrardan sordum, araştırdım. Mahçup olmayalım dedim. Ödenmemiş vergi borcumuz yok! Taksitlendirilmiş, vadelendirilmiş vergi borçlarımız var ve bunlar günü gününe ödeniyor. 14 Mayıs 2011 tarihinde geldiğimizde kulübün 328m$ borcu vardı ve bugün aynı şekilde duruyor. 81m$ faiz ödedik. Bugün o borç halen kucağımızda duruyor, 3.5 yılı yönettik ve o süre içerisinde işlemler gerçekleştirdik. Stadın isim hakkı, kombine ve vip kartlar, forma reklamı vb. gibi gelirlerin tamamı kullanılmıştı. Haklı olduğumuz bir sermaye artışı, hükümet baskı altında olduğu için engellendi. Eğer o işlem engellenmeseydi bugün borçlarımızı 70m$ daha indirebilecektik. Galatasaray bir şirkettir ve şirketin kararı gerektirdiği vakit ortakların sermaye arttırımına gitmesi gerekir. Kar edemiyorsanız sermaye arttıırmı yapmak zorundasınız, bu sizin kanuni mecburiyetiniz. Sermaye artışı eğer yanlış bir uygulama olsaydı, yöneticiler olarak bizler ceza alırdık. SPK bizi gündelik olarak bizi inceledi ve herhangi bir usulsüzlük görülmedi. Kimse boşuna inleyip, ağlamasın.

AIG hisseleriyle ilgili merhum başkan Canaydın ile ofisimde görüştük. 32m$ ödenmesi gerekirken, kulüpte 9m$ vardı. Ben kulübe yardım amacıyla 23m$ verdim ve hisseleri satın aldık. Canaydın hisseleri verdi ve sende kalsın dedi. AIG'den alınan hisseleri 2 sene sonra KULÜBÜN ONAYIYLA sattık ve 13m$ gelir elde ettik. Bu elde edilen para kulübe bırakıldı.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.