Dört Köşe | "Galatasaray kulüp olarak profesyonel bir şekilde yönetilmeli"

FCN Blog'un artık klasikleşen soru-cevap konsepti #DörtKöşe'de bu hafta mynet.com spor editörü Egemen Yıldırım ile geçtiğimiz hafta sonu geride bıraktığımız Genel Kurulu, gündemi yoğun bir şekilde meşgul eden ihraç konusunu, sportif direktörlüğü ve gençleşen milli takımımızda Galatasaray'ın yerini konuştuk. Keyifli okumalar...

**Malum geçtiğimiz hafta sonu Genel Kurul vardı. Bir önceki konuşmamızda yönetimi ibra edenleri "Galatasaray içindeki hainler" olarak göreceğini söylemiştin. Yoğun eleştiri yağmuru altında yönetim ibra edildi. Sence nasıl geçti Genel Kurul?
Klasik bir Galatasaray Genel Kurul'u oldu: 10 bine yakın üyeden 1600'ünün katıldığı, 25 milyondan fazla taraftarı olan camianın ibra oylamasının 1000 kişiyle yapıldığı ve yine birçok gerçeğe göz yumulduğu... Lütfi Kırdar'daki hava, beklenenden farklı değildi. Zaten Genel Kurul'dan birkaç gün önce, hem basında hem de genel kurul üyelerinin açıklamalarında ibra edilme havasını almıştık. Benim açımdan şaşırtıcı olmadı.

Genel Kurul'da konuşma yapan birçok muhalifin donanımlı ve tabiri caizse dersine iyi çalışmış bir şekilde üyelere hitap ettiğini gördük. Özellikle İlker Canalp, Yasin Çakmak ve Nazımcan Angın'ın vurguladığı noktalar, kulübün geleceği görebilmesi açısından çok önemliydi ancak her zamanki gibi statükonun istediği oldu ve ibra kararı çıktı. Sözümün arkasındayım; ibra için elini kaldıran herkes Galatasaray'a ihanet etmiştir. Bu benim nezdimde katiyetle değişmeyecektir. Çünkü camia üyeleri; kulübün, tarihin en 'bağımlı' dönemine koşar adım gitmesinin yolunu açtı. Galatasaray'ın zarar göreceği her noktada tüm vebal onlarda. Umurlarında mıdır? Hiç sanmıyorum.

Dursun Özbek yönetiminin, tarihin en kötü 3-4 yönetiminden biri olacağı aşikar. Sportif başarısızlık, yönetememe ve mali konulardaki kara bulutlar halen kulübün içerisinde mevcut. 2 yılda dibe götürdüğü Galatasaray'ı, kalan 1 yıllık görev süresince ülkenin ve Avrupa'nın zirvesine çıkarabilir mi? İhtimali bile mümkün değil. Maalesef daha kötü günler göreceğiz. Her açıdan...

**Gündemin en önemli konusu şüphesiz Hakan Şükür ve Arif Erdem'in ihracı. Bugün Dursun Özbek'in açıklamaları da geldi. Sence de başkan Galatasaray Genel Kurul'unu yok saymış oldu mu?
Başkan Dursun Özbek, ihraç prosedürünü şu şekilde anlattı: Yönetim Kurulu, ihracı istenen kişileri Disiplin Kurulu'na sevk eder, Disiplin Kurulu da Genel Kurul'un onayına sunar. Genel Kurul üyeleri bunu reddettikten sonra, Yönetim Kurulu tekrar değerlendirdi ve 6 yıllık aidat ödemedikleri gerekçesiyle Hakan Şükür ve Arif Erdem'i ihraç etti.

Burada merak ettiğim nokta şu: Her konuda Genel Kurul'un onayını alan yönetim, Genel Kurul'un reddettiği bir konuyu nasıl kendi istediği şekilde sonuçlandırır? Esasında bu, hassas bir konu. Birçok Galatasaraylı gibi ben de duygusal baktım. FETÖ bir terör örgütü. Ülkeye neler yaptığını hepimiz gördük ve yaşadık ama benim düşüncem, Genel Kurul'da 7 kişiden 5'ini ihraç eden çoğunluğun, Hakan Şükür ve Arif Erdem'i ihraç etmemesi tarihine sahip çıkma düşüncesinden oluşuyor.

FETÖ'nün bu zamana kadar ülkeyi ne hale soktuğu ortada. Çok hassas bir konu, bir o kadar da tehlikeli. Ülke bütünlüğünü tamamen yok etmeye yönelik bir girişimde bulundular 15 Temmuz'da. Fakat Hakan Şükür ve Arif Erdem olayının üstünden Galatasaray'a ve geleneklerine karşı büyük bir algı oluşturuluyor. Rasim Ozan Kütahyalı, Ertem Şener, Cem Küçük gibi devrin adamı olan vasıfsız gazetecilerin ve bilumum devlet yetkililerinin camiaya yaptıkları baskı ortada. Bu ülkede, geçmişte ve günümüzde FETÖ terör örgütüyle bağlantısı olan herkes eğer eşit şekilde yargılanırsa, Hakan Şükür ve Arif Erdem'in de aynı yargılamadan geçmesine kimse sesini çıkarmaz. Mevzu adaletse, herkes için olmalı. 

Çanakkale Savaşı'nda, Balkan Savaşları'nda verdiği şehitler nedeniyle yaklaşık 3 yıl mezun veremeyen bir camiadan bahsediyoruz. Galatasaray'ı hafife almamalı kimse. Bunun için dirayetli bir yönetim olması gerekir ancak Galatasaray'da bu maalesef 2 yıldır yok.

Hakan Şükür siyasete girdiği zaman çok kızdım ona, bir o kadar da üzüldüm ancak ben gözümü onun attığı gollerle açtım belki de. Hiçbir zaman siyasi bir figüre dönüşmedi.

**Yabancı ülkelerde baktığımızda mutlaka geniş yetkilere sahip bir sportif direktörün var olduğunu görürüz, özellikle Almanya ve İspanya'da. Galatasaray'ın da artık bu yapıya geçip, işi profesyonellere bırakması gerekmiyor mu?
Galatasaray'ın önce kulüp olarak profesyonel bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Florya'daki tuvaletleri yenileyecek diye gelerek futbolun başına geçen başkanın kardeşi eğer Galatasaray'a faydalı olarak lanse ediliyorsa, kulüp futbol başarısına kilidi vurmuş demektir. Sadece Galatasaray'ın değil, tüm kulüplerin bu yapıya geçmesi lazım ama Türkiye'de futbol aklıyla yönetilen bir kulüp söyler misiniz bana? Yok. Bugün TFF Başkanı ile Türkiye Futbol Direktörü 24 saat içinde aynı konuda 2 farklı demeç veriyor. Bir nevi özetimiz.

Galatasaray'ın mevcut yönetimle başarılı olma şansı yok. Oldu ki profesyonelleşmek istediler ve futbol vizyonu ve bilgisi üst düzey bir ismi sportif direktör getirdiler. Görevi maksimum 6 ay sürer. Çünkü, Florya'da tuvaletleri onarmak için görev alan başkanın kardeşinin futbol aklı, o direktörden daha iyi olarak kabul edilecek, o direktör pasifize edilecek. Galatasaray'ı yöneten kişilerin vizyonu, aklı ve camiayı temsil etme sorumlulukları ne kadar fazla olursa, futbol da o derece başarılı olur. Baktığımızda bu durum şu an TFF 1. Lig kulüpleri seviyesinde. Koskoca, 112 yıllık camianın hali maalesef bu. 

Bu tarz konulara sürekli aynı yanıtı veriyorum, belki okuyucular da bundan rahatsız oluyorlardır. Ancak kulübün mevcut haliyle başarıya ulaşacağı tüm yollar tıkalı. Saha içerisinde istenildiği kadar iyi kadrolar kurulsun, istenildiği kadar üst düzey teknik adamlar getirilsin fayda etmez. İyi yönetilmeyen bir spor kulübünün başarılı olma şansı yoktur. O yüzden ben de Galatasaray'ın sahip olduğu branşların %90'ında başarılı olmayacağını düşünüyorum. Keşke saha içini, teknik-taktik konularını, transfer gündemini enine boyuna konuşabilsek. Fakat konuştuklarımızın hepsi havada kalacak ve sonucu hayal kırıklığı olacak. Bu yüzden ben Galatasaray'ın, en azından 1 yılının daha sportif başarısızlıkla geçeceğini düşünüyorum. 

**Milli maçların olduğu bir hafta sonunu geride bıraktık. Gençleşen ve heyecan veren bir milli takım gördük ama burada Galatasaraylı oyuncuların sayısı eskilere göre çok az. Galatasaray bu jenerasyona bir yerinden tutunabilir mi?
Geçtiğimiz günlerde U17 Takımı'nın oynadığı bir maçtan görüntü düştü sosyal medyaya. Florya Metin Oktay Tesisleri'ndeki sahanın hali... İşte Galatasaray'ın eskiye göre milli takıma bu kadar az altyapıdan adam vermesinin en büyük nedenidir bu belkide. Balık baştan kokar derler ya, sahası böyle olan bir altyapının eğitimi kim bilir ne durumdadır. Galatasaray altyapısı 94-97 jenerasyonu trenini kaçırdı. Altyapıları yakından takip eden arkadaşlarımız, özellikle 2000-2001 jenerasyonunun çok kuvvetli olduğu dile getiriyorlar sürekli. Fatih Terim döneminde kulübe kazandırılan genç yetenekler. Oraya ciddi anlamda bel bağlanıyor ancak Florya'daki o sahada futbol oynayacak çocuklardan halı sahada bile yıldız olmaz. Florya'nın tuvaletlerini yenilemek için gelip, kulübün futbol aklı olan başkanın kardeşi bir zahmet bunları da görüp el atmalı konuya. Altyapı sorumlusunu A Takım teknik direktörü yaparsan, kendi evindeki sahan patates tarlasına döner. Özetle Galatasaray'ın öylesine büyük sorunları var ki... 

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.