ÖZEL | Ali Güvenç Kiraz: Dursun Özbek'in vizyonu bu kadar.

Geleceğin Galatasaray'ı projesinin mimarlarından olan Ali Güvenç Kiraz, düzenlenen lansmanda editörümüz Can Bedel'in sorularını yanıtladı. Yönetimin Galatasaray'daki geleceğinden, Riva-Florya anlaşmalarına kadar birçok soruyu yanıtlayan Ali Güvenç Kiraz'ın açıklamaları şu şekilde...

Dursun Özbek yönetiminin Galatasaray'daki geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Şimdi aslında benim olaya bakış açım biraz birden iki çıkmaz hikayesiyle alakalı. Yani şöyle ben sorunu kişi bazlı görmüyorum. Vizyon, hedef, kalite ve yapı bazlı görüyorum. Dolayısıyla da bu yapıdan, bu vizyondan, bu kaliteden bu var olan durumdan başka bir yönetim yapısı veya başka bir program çıkması mümkün değil. Galatasaray’ın belki de en büyük sorunlarından birisi burada yatıyor. Yani Ünal Aysal geliyor, Faruk Süren geliyor. Bunlar bir vizyon koyuyorlar. İşte birisi UEFA kupasını alıyor, birisi Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynatıyor, dünya starlarını Türkiye’ye getiriyor, Fransa Başbaşkanı’nın çocuğuna forma giydiriyor. İşte bu böyle bir durum. Bu durumdan da bu yapıdan da böyle bir şey ortaya çıkıyor. Dolayısıyla kişi bazlı bir şey söylemiyorum ama yönetimin de Galatasaray’a bu noktada bir şey verebileceğine inanmıyorum. Bu yönetimin yapabileceği fazla bir şey yok, bu kadar. Yani yapı bu kadar, hedefleri, vizyonları bu kadar. Bunun ötesine geçebilme ihtimalleri yok. Öyle bir şansları, öyle bir vizyonları yok. Ellerine bir ekonomi geçse de yapamazlar dolayısıyla bakış açım bununla alakalı.

25 Mart'taki Mali Genel Kurul'da Adnan Polat'a olduğu gibi bir ibra edilmeme durumu olabilir mi?
Adnan Polat’ın ibra edilmeme süreci çok ekstrem bir süreçti. Yani yaşananlar özellikle stadın açılması ve sonrasında yaşanan süreçlere çok entegre edildi. Yani dolayısıyla orayla burası arasında çok büyük bir fark var. Burada eğer böyle bir ibrasızlık olacaksa Özhan Canaydın hiç ibra edilmezdi. Yani Özhan Canaydın’ın bütün Mali Genel Kurullarda ibra edilmemesi gerekirdi. Oysa ki hepsinde ibra edildi. Biliyorsunuz çok büyük bir saygıyla uğurladık. Dursun Bey’in Genel Kurulda ciddi tepki alacağına inanıyorum, ciddi sert bir muhalefet olacak. Ama bu muhalefetin ibrasızlığa yansıyacağını düşünmüyorum çünkü genel kurula gelen kişi sayısı 1000’i geçmeyecek. Gelen 1000 kişi zaten hep konuştuğumuz konuya  evriliyor, biz orada 1000 kişi içinde belki 200-250 kişi gerçekten Galatasaray’ın geleceğiyle ilgili fikir sahibi olmak isteyen ve bir şeyler üretmek isteyen insanlarız. Geriye kalanların öyle bir temel derdi olacağını düşünmüyorum ve onlar ibra etmeye geleceklerdir direkt.

Galatasaray'da özellikle son seçimlere baktığımızda başkan adayı çok fazla çıkmıyor. Baktığımızda hep aday olan Turgay Kıran, ismi geçen ama ikna edilemeyen Ali Dürüst ve yakın dönemden de taraftarın hep istediği Ünal Aysal. Sen başka adayların çıkmamasını neye bağlıyorsun?
Aslında özellikle mevcut futbol ortamından da çekiniyor adaylar. Sadece Galatasaray içindeki değil, Galatasaray dışındaki etkenler de bence çok belirleyici. Türkiye’de futbol ortamı da çok temiz değil. Yani bir şekilde adaleti sağlayamazsanız, bir kararı veremezseniz o kararı vermediğinizde vicdanları kanatırsınız. Sadece vicdanları kanatmak da değil bir şekilde futboldaki temizliği, ilerlemeyi de sağlayamazsınız. Aslında Türk Futbolu 2010-11 sezonunda yaşanan temel sorunun içinde yuvarlanıp devam ediyor. O noktaya Ünal Aysal bir giriş yaptı, önemli bir vizyon koydu ama gittiğinde yine aynı yere geri döndü. Aslında bence Ünal Aysal sadece Galatasaray için değil Türk Futbolu için de bir değerdi. Fakat futbol ortamı Ünal Aysal’ı dışarıya attı. Bizim divandaki yaşananlar bir son noktaydı aslında başlangıcı futbol ortamından kaynaklanıyordu. Dolayısıyla sorunuza şöyle cevap verebilirim bundan korkmayan birisinin gelmesi gerekiyor. Bundan korkmayan birisinin de Türkiye’de ticaretinin olmaması lazım, çok amiyane tabir kullanıyorum.. Veya iç ticaretle uğraşmayan birinin olması lazım. Vizyonu olan ama ticaretle ilgisi olmayan birisi olması lazım çünkü ticaretle uğraştığınız zaman hepsi ben bir şey söylersem futbolla ilgili yarın kapıma gelirler mi korkusu yaşayacaktır. Belki de Ünal Aysal’ın en büyük avantajı buydu öyle bir korkusu olmayan bir insandı.

Ben bir ekleme yapıyım ben Ünal Aysal’ın bırakmasındaki ana nedenin bu olduğunu düşünüyorum.
Ben şey diyorum mevcut siyasal iklim, federasyon ve maalesef bizim içimizdeki prütüsler çok iyi organize oldular. O gidişatta o çok etkiliydi. Ünal Aysal Türkiye’ye 1-2 numara üste bir insan vizyon olarak. Devam etseydi Galatasaray’ın ciddi şekilde sıkıntıları da çözülmüş olurdu bence. Çünkü gayrimenkul yatırım ortaklığı projesini hayata geçirdiği taktirde zaten halka arzdan tahmini olarak beklediği para 100 milyon euroydu. Yani şimdi Galatasaray’ın 500 milyon TL’ye Riva’yı sattığını ve bunu 340 milyon TL’ye kırdığını biliyoruz. Düşünsene sadece halka arzdan, hiçbir malınızı satmadan 100 milyon euro para topladığınızı. Kur o zaman 2.8lerde düşünün 280 milyon TL para almış oluyordunuz. Borcunuz da bugünkü kadar yüksek değildi. Dolayısıyla çok büyük bir etki yaratırdı, Galatasaray’ın önemli bir borcunu temizlerdi. Galatasaray hiçbir malını satmadan çıkardı ve gayrimenkul geliştirerek çıkardı.

Gayrimenkul demişken Riva ve Florya konusunda yönetim ve muhalifler arasında ciddi bir ayrışma var. Yönetim Galatasaray'ı kurtaracak derken muhalifler zarar edildiğini savunuyor. Sen Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı olarak bu anlaşmayı nasıl buluyorsun? 
Şimdi Galatasaray’ın Riva ve Florya’ya anlaşmasını değerlendirmesi temelde çok yanlış bir şey değil. Ne demek yanlış bir şey değil hep söylenen Galatasaray bu malların turşusunu mu kuracak? Kurmayacak tabi ama ben sunumda da söyledim bunu. Galatasaray şöyle bir hata yaptı. Galatasaray, Emlak Konut’un karşısına ‘’Zor durumdayım, kurtar beni.’’ diye gitti. Şimdi siz malınızı satmak istediniz borcunuz var. Malınızı satmak isterseniz bakın değerlendirme şirketleri de böyle yapar. Acil satış, gerçek değer. Acil satışta 10 liralık mal 7 liradır. Galatasaray 10 liralık malını 7 liraya pazarladı. Tabi Emlak Konut da çok büyük bir kurum, profesyonel kurum. Emlak Konut da dedi ki benim sana garantim bu kadar. Verdiği garanti çok ciddi düşük. Bu bir ihaleye çıkacak, ihaleye çıkacak olan rakam da yukarıya çıkacak mutlaka. Galatasaray bunun üstüne bir rakam alacak. Ama 1- Galatasaray 500 milyon TL’nin %20’sini vergi olarak ödeyecek yani 400 milyona düştü bir de 160 milyon TL’sini de kırdı. İnsanlar onu hesap etmiyor aslında Galatasaray 360 milyon TL almadı,  240 milyon TL aldı. Daha doğrusu ilerde alacak, aldığını kırdığı için. Şimdi sen geriye kalan para diyelim ki 1 milyar TL civarında bir miktar daha var. Bunun üzerinden de 200-250 milyon TL’de vergi ödeyeceksin. 800 milyon TL, orada da bir 200 milyon doların kaldı. Şimdi 240 milyon TL de 70-80 milyon dolar. Galatasaray 250-300 milyon dolara bütün malını sattı. Hep söylenilen neydi Galatasaray’ın sadece Riva’dan 500 milyon dolar gelir elde edebileceğiydi. Şimdi Galatasaray ilerde ihaleye çıkacak miktar da dahil 350 milyon dolar civarında bir parayı alması mümkün. Vergi kesintileri dahil söylüyorum. Ama sadece bir araziden 500 milyon dolar alabilirdi ama yanlış oturdu. GYO modeliyle oturabilirdi,  GYF modeliyle oturabilirdi veya bunların hiçbiri olmadan çok net kora kor bir mücadele verebilirdi. Yani ben bu 2 modeli hiç düşünmüyorum da diyebilir ama bunu hiç tartışmadı.

Bu sezon Galatasaray çok ciddi hakem hatalarına maruz kaldı. Hakemler tarafından doğrandı desek yanlış olmaz. Yönetimin bu hatalara tepkisi ise ''Bunlara alışmamız lazım.'' oldu. Sence bunlara alışmalı mıyız? Bu hataları sen nasıl değerlendiriyorsun?
Dünyanın her ülkesinde hakem hatası olur. Çok saçma sapan böyle ''bu da olur mu?'' dediğimiz hakem hataları da görüyoruz, hep birlikte izliyoruz. En profesyonel hakemler de yapıyor. Ben çok öyle hakem tartışmaları da seven biri değilimdir ama Türkiye’de biz birbirimizi çok iyi biliyoruz. Hiç kimse kendini kandırmasın. Neden kandırmasın çünkü bizim hakemlerimiz de takım tutuyor. Hakemlerimiz de takım tuttukları için bazı durumlarda gerçekten de o hakemlerin o takımların maçlarına atanmaması lazım. Mesela Ali Palabıyık denilen hakem çok net bir şekilde Galatasaray’a karşı antipati duyuyor. Bu çok açık yani bir antipatisi var adamın. Bunun gibi bazı hakemlerin Galatasaray’ın maçına verilmemesi lazım. Bu şey değil benim maçıma bu adamı verme cümlesi değil. TFF’nin de bir ortam yaratması lazım. Cüneyt Çakır’ın da küçük nüansları olmuş olabilir. Karabükspor’la başlayan hata orada oldu çünkü. Çok basit bir hataydı, Cüneyt Çakır’ın yapabileceği bir hata değil. Çok komplo teorisi seven birisi değilimdir hatta sevmem de genelde ama sanki bu süreç Galatasaray açısından negatif bir sürece götürürmeye çalışılıyor. Ekonomik yönden kötü, sportif yönden de kötü gitsin. Hiç unutmam Daum’un Galatasaray 4 sene üst üste şampiyon olduğunda Beşiktaş’ın teknik direktörüydü yanlış hatırlamıyorsam. Bir lafı var ‘’Hiçbir zaman Galatasaray’ın çitayı açmasına izin vermemek lazım.’’ Demişti. Bu çok önemli bir laftır çünkü Daum çok zeki bir adam. Niye söylüyor bunu çünkü Galatasaray çitayı açarsa olay bir Bayern Münih, Porto havasına döner. Araya Dortmund giriyor, Benfica dönüyor ama çoğunlukla olay onların etrafında dönüyor. Galatasaray dünyada böyle bir takım. Ama Galatasaray bugünkü hedefle üzülerek söylüyorum diğer takımların da gerisine gider. Burada bir vizyon yok yani, bu çok önemli bir şey. Benim sosyal medyada en çok paylaştığım şeylerden birisi şudur; Galatasaray’ın bizim bizden başka dostumuz yok. Biz ve onlar gibi ayrımlara kesinlikle kapılmaması lazım. Galatasaray uluslar arası bir markadır. Galatasaray’ın buna göre yönetilmesi lazım. Galatasaray taraftarı zaten bu gücü hissettiriyor ama Galatasaray yönetimleri hissettiremiyor. Bizim inandığımız ilk temel şey bu Galatasaray halka açılmak zorunda. Halka açılmazsa geriye gidiş hep devam eder. Taraftar bunu zorlamaya devam etmeli.

Yasin Çakmak'a da sorduk bunu, kendisi kolay görmediğini belirtti ama bir de sana soralım. Ünal Aysal'ın geri dönme ihtimali var mı sence? 
Kendisinin iki dudağı arasında var olan bir cümleyi bizim söyleyebilmemiz çok zor. Başkan olmasını istiyoruz çok açık söylüyorum. Çünkü bence Galatasaray’da bir görevi var, bunu tamamlayamadı, bunu tamamlaması lazım. En azından Galatasaray’ın kurumsallaştırırması noktasındaki görevini tamamlaması lazım. 1 dönem olur sonra gençlere bırakır devam eder o gençler veya belirlenen yönetim. Ama mutlaka o görevini tamamlaması lazım. Çünkü arada bir dönem oldu ve o ara dönem çok kötü gitti. Bu noktada da bu sorumluluğu hissetmeli yani vicdanında da hissetmeli. Biz bunu o noktada söylüyoruz. Yoksa yorgundur, kırgındır, işleri yoğundur bunlar mazeret değil. 

Son olarak gelecekte Galatasaray'a başkan olmak gibi bir düşünceniz var mı? 
Ben hiç 1. adam rollerini sevebilen biri değilim.
Ali Dürüst gibi diyebiliriz herhalde?
Hayır Ali Bey gibi değil. Ben görevden kaçan biri değilim ama onu söyleyeyim. İyi bir projeciyimdir kendimi öyle görürüm. Proje üretirim, plan üretirim, program üretirim. Speedy Gonzales derler. Lakabımı öyle koymuşlardı okulda. Galatasaray için de fikirler üretmeye devam edeceğim. Bir yönetimde görev almak onur olur. Benim beklentim de yok ama olursa budur yani. Başkanlık çok iddialı olur öyle bir düşüncem yok yani.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.