Kulübeyi tamamladık, şimdi sıra ilk 11'de..

Süper Lig'de son iki sezonun şampiyonu Galatasaray, yeni sezon öncesinde transfer çalışmalarını sürdürürken geçen sezon takım içerisinde yaşadığı "kadro kalitesi" sorununu önemli ölçüde bertaraf etti. Geçen sezon yerli oyuncu kalitesi konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan Fatih Terim'in ilk hedefi transfer dönemi açılır açılmaz, 4 ismi oldukça ekonomik şartlar altında takıma kazandırmak oldu.

Geride bıraktığımız 2018/19 sezonunda hem Süper Lig hem de Türkiye Kupası'nda şampiyonluk sevinci yaşayarak yerel turnuvaları domine eden Galatasaray'da göze çarpan en büyük detay hiç kuşkusuz yerli oyuncuların kadroya sağladığı, daha doğrusu sağlamadığı katkı oldu. Ülkede yıllardır uygulanan yabancı kuralını kullandığı için zaman zaman gereksiz ve mesnetsiz eleştirilerin ana konusu olan Galatasaray'da takım içerisinde kadroya yazabileceğiniz yada kenardan geldiğinde tabir-i caizse sırıtmayacak olan yerli oyuncu sayısı bir elin parmaklarını geçmez durumdaydı. Bu hiç kuşkusuz istatistiklere de yansımış durumda..

Rakamlarla konuşmak gerekirse; Şampiyon Galatasaray adına geçen sezon Süper Lig'de en fazla süre alan yerli oyuncu 1.155 dakika ile Sinan Gümüş oldu. Sezonun ilk yarısını forvetsiz geçiren ve teknik direktör Fatih Terim'in takımın yıldızı Sofiane Feghouli'yi oynatmadığı dönemde neredeyse her maç ilk 11'de sahaya çıkan ve 90 dakika sahada kalan Sinan toplamda 19 maçta şans buldu. Bu maçların 5'inde kenardan oyuna dahil oldu ve takıma hücumsal anlamda da 4 gol - 2 asistlik destek verdi. 25 yaşındaki oyuncunun takım forvetsizlikten kırıldığı dönemde takıma sağlamış olduğu katkıyı sabaha kadar birlikte tartışırız, sezonun son bölümünde taraftara söylemiş olduğu sözlerden dolayı kadro dışı kaldığını da hatırlatalım.. Göztepe maçında attığı golü ayrı bir noktaya koyalım, ligin ikinci yarısında o şartlar altında kazanılan 3 puan şampiyonluğun dönüm noktaları arasındaydı ve Galatasaray yönetimi ara transfer döneminin bitmesine bir hafta kala hala forvet alamamıştı.

Sinan'ın ardından takımda en çok süre alan ikinci isim, sezon başında tabir-i caizse kimsenin adını bile bilmediği Ozan Kabak oldu. Teknik direktör Fatih Terim'in zorunluluktan sahaya sürdüğü 18 yaşındaki genç savunma oyuncusu ligin ilk yarısında 13 maçta görev aldı ve 1.084 dakika sahada kaldı. Ozan'ı hatalarıyla, günahlarıyla, sevaplarıyla severiz. Daha çok genç, yolun başında.. Sınırı olmayan bir potansiyele sahip, bir savunma oyuncusuna göre ancak hemen hemen hepimiz "Ozan geldi, dertler bitti."  diyebileceğimiz bir performans izlemedik. İşin doğrusunu söylemek gerekirse saha içindeki katkısından ziyade saha dışındaki (11 milyon Euro bonservis bedeli) katkısı hiç kuşkusuz şampiyonluk yolunda takıma çok daha faydalı oldu. Genç oyuncudan gelen bonservis bedeli şampiyonluk yolunda kurulacak kadronun temel taşlarını oluşturdu.

Sinan ve Ozan'ın ardından Galatasaray'da en çok süre alan yerli oyuncular Selçuk İnan (22 maçta 1035 dakika), Eren Derdiyok (13 maçta 1026 dakika), Serdar Aziz (10 maçta 827 dakika) oldu. Takımın ilk beş ismindeki dört oyuncunun ligin ilk yarısında neredeyse her maçta ilk 11'de düzenli olarak forma giydiği gerçeğini de gözardı etmeyelim. Bu oyunculardan elde edilen istatistiklerin toplamda 9 gol - 3 asist olduğunu da belirteyim. Tüm kısıtlı imkanlara ve neredeyse her maç 11'de başlayarak 90 dakika şans bulmalarına rağmen çok ciddi bir yerli kalitesi sorunu yaşadığımız ortada.. Bu arada şunu da belirtmek gerekiyor, Galatasaray'da sezon içerisinde en çok süre alan yerli oyuncu Sinan Gümüş takımın en çok süre alan 11. oyuncusu oldu. Ve bu kadar çok süre almasında yatan gerçek sebebin, sezonun ilk yarısındaki forvetsizlikten kaynaklı olduğunu bir kez daha hatırlatmak gerek..

Fatih Terim şampiyonluk yolunda neredeyse oyun içerisinde de kenardan hamle yapmaya çekinir haldeydi. Özellikle bazı maçlarda 75'ten önce değişiklik yapmadığı gerekçesiyle bizler tarafından eleştirilse de, (örneğin Henry Onyekuru & Sinan Gümüş değişikliğinin takımı en az 2 tık aşağıya indirdiği gerçeği gözler önündeydi. Maç kadrosuna 12 yabancı oyuncu aldığınız göz önüne alındığında oyun kilitlendiğinde Galatasaray'dan kenardan oyuna girerek değiştirmesi beklenen isim olmaması, sezon başında büyük beklentilerle transfer edilen Emre Akbaba'nın da sakatlık sebebiyle sezonun büyük kısmını kaçırması teknik heyeti zorlayan konuların başında geliyordu.

Şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerleyen Galatasaray'ın yedek kulübesi belki tarihinde hiç bu kadar zayıf olmamıştı. Örneğin, yukarıdaki görsel Beşiktaş derbisine ait. Elbette yedek kulübesinin altyapıdaki genç isimlerden oluşması gurur verici bir durum ancak deplasmanda oynadığınız bir derbide kenardan oyunu çevirmek için şansınızın hiç olmaması pek hoş değil. Bu nedenle transfer döneminin ilk hamlelerini dikkatli okumak gerekiyor. Şener Özbayraklı, Jimmy Durmaz, Adem Büyük ve resmi açıklaması beklenen Yusuf Erdoğan. Bu dört isim, ligi gayet iyi bilen ve ligin belli standartlarının üzerinde olan; kenardan oyuna dahil edebileceğiniz, oyun sıkıştığında takımı rahatlatabileceğiniz yada zorluk derecesi düşük maçlarda takımın yıldızlarını dinlendirerek ilk 11'de sahaya sürebileceğiniz isimler.

Ciddi anlamda kaliteli yerli sorunu yaşayan bir takımın bu denli büyük bir yerli operasyonunu düşük maliyetle tamamlaması ayrıca takdir isteyen bir davranış. Bonservis bedeli ödenmemesi bir kenara dursun, özellikle oyuncuların yıllık ücretlerinin TL bazında düzenlenmiş olması ve bunun yanı sıra bu rakamların gayet uygun (1 milyon Euro'yu geçen yok) olması hem teknik ekibin hem de yönetimin hanesine koca bir artı yazar. Mevcut ilk 11'in dışında kalıp, kenardan oyunu değiştirsin diye kadroya süreceğimiz tek bir oyuncu olmaması ve tamamen genç isimlerin çıkıp olağanüstü performans sergilemelerine bel bağlamak, 3 kulvarda başarı hedefleyerek bir sezon içerisinde 60-70 maç yapacak bir takım için pek gerçekçi değil.

Trabzonspor'da forma giyen Yusuf ve Abdulkadir'ler örnek verilebilir ancak orada unutulan bir detay, gerek Yusuf Yazıcı'nın gerekse Abdulkadir Ömür'ün ve gerekse de Abdulkadir Parmak'ın yıllardır A takım kadrosunda oldukları ve ilk yıllarında tıpkı bizim gelecek vaadeden gençler gibi 3-4 maç oynayıp, zamanla A takıma monte edildikleri. Kimse çıkıp, Mustafa Kapı'nın yada Atalay'ın takımı alıp sırtlamasını beklemiyor herhalde?

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.