Beni ben yapan kahramanıma..

Aslında çok ne yazılır bilemiyorum ama yine de içimden gelenleri yazmak istedim.. Dün akşam Fatih Hoca'nın koronavirüs testiyle ilgili yaptığı paylaşım sonrasında içimde tarifsiz bir hüzün var ve belki biraz içimden gelenleri yazarsam rahatlayabilirim diye düşündüm..

2013'te Galatasaray'daki 3. Fatih Terim dönemi bittiğinde bunun bir son olmayacağına ve ilerleyen yıllarda yeniden buluşacağımıza adım gibi emindim.. Bundandır ki yıllarca hocanın geri döneceği günü ve imza törenine girerek soru sormanın hayalini kurdum. Basit bir hayal esasında.. Basın mensubu olarak gireceğim ilk imza töreni de Fatih hocanın olacak, ilk soracağım soru da Fatih hocaya olacak şeklindeydi. Tanıyanlar bilirler bu hayali yıllarca kurdum, çok istedim. 21 Aralık 2017'de Fatih Terim, ait olduğu yuvası olan Galatasaray'a geri döndüğünü açıkladığında da ertesi gün yapılacak basın toplantısına girmek için her şeyi yaptım. Genelde insanlardan bir şeyleri istemeye çok çekinirim ama o gün bunun aksine yazabileceğim kim varsa yazdım. Neyse çok uzatmayayım sonucunda ertesi günkü basın toplantısına girmeyi başardım. Hayatımın en özel günlerinden biriydi. O gün stada giderken hayatımda ilk kez uzun uzun hazırlık yapmıştım çünkü sıradan birinin değil, kahramanımın karşısına çıkacaktım ve benim için bayram günüydü.

Basın toplantısı sonunda hoca kapıya yöneldiğinde herkesin etrafına gitmesiyle çevresinde büyük bir kalabalık da oluşmuştu. Hocanın durduğunu görünce o kalabalığa doğru gidip aradan sıyrılıp "Hocam hocam hocam" diye bağırdım. Şanslıydım çünkü hoca bu serzenişimi duydu. Arkasına döndüğü anda "Allah seni başımızdan eksik etmesin. Benden alsın sana versin hocam." diyerek sarılmıştım. Hayatımda en unutulmaz andı. Çünkü hakikaten hocanın muhteşem bir aurası var. Bilmiyorum belki ben çok sevdiğimden olmuştur ama o an hissettiklerimi hayatım boyunca unutmayacağım muhtemelen. Sarılmanın bile size verdiği o dünyayı fethetmiş duygusunu anlatmam çok zor. Hayatımda ilk kez o gün mutluluktan ağlamıştım. Yaşadığım hislerin tarifi yoktu. Staddan çıktığımda yürüyüşüm bile değişmişti. Yaşadığım özgüven patlamasını, dünyayı fethetmiş gibi hissetmeyi hiç unutmuyorum. Bundandır ki yabancı oyuncuların "babam" demesine hiç şaşırmıyorum. Bana tek bir sarılmayla bunu hissettiren adam, her gün beraber geçirdiği insanlarla neleri hissettiriyordur tahmin bile edemiyorum.

Galatasaray'dan ayrılırken "Beni beni yapan, Fatih Terim'i imparator diye bağrına basan Galatasaray taraftarı" demiştin ya hocam, sen de beni ben yapan insansın. Küçük ve sıradan hayatıma o kadar etkin oldu ki klasik tabirle yazsam roman olur.. Üniversite için tercih yaparken gazetecilik okumak istediğimi söylediğimde genel olarak istisnasız neredeyse herkes "okuma" diyordu. Sebepleri dinleyince de haklılardı belki de ama ben yine de vazgeçmemiştim çünkü kahramanım, dünyanın en zorlu deplasmanı kabul edilen yerlere çıkarken bile "Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin!" demişti. Hayatımda istisnasız her konuda bakış açım bu sözden ibaret oldu. Hiçbir zaman vazgeçmedim, kaybedeceğimi bildiğim konularda bile sonuna kadar denedim çünkü dedim ya kahramanım kaybettiğimde değil, vazgeçtiğimde yenileceğimi söylemişti. Ben de hiçbir zaman yenilmemek için uğraştım.

Buraya yazabileceğim daha çok örnek var aslında ama kısaca dediğim gibi beni ben yapan, şu anda olduğum yerde olmamı sağlayan sensin hocam, senin sözlerin.. Küçük ve sıradan hayatımda en büyük kahramanım; Seni çok seviyorum. Sana bir şey olacak korkusunun yaşattığı tarifsiz hüznü anlatamam. Hayatımda ilk kez mutluluktan ağladığımda sana sarılmıştım, şimdi de taburcu olduğun gün mutluluktan ağlamak için sabırsızla bekliyorum; Allah benden alsın sana versin hocam.. Geçmiş olsun! 

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.